Yazmak için yazmayı hiçbir zaman düşünmedim..İçimde var olan duyguları bir nebze dahi olsa karalamak özel ve güzel bir duygu benim için.
Oldum olası geceleri çok severim..Her şeyin uyuduğu , farkında olmadığı anlarda ruhumu özgür kılıyorum.. Bütün yasakları, değerleri, inanışları bir tarafa bırakıp doyasıya bütün sessizlik ve coşkumla ben'liğimi hissediyorum..
Hep böyle olmuştu. Herkesin ortalıkta dönüp dolaştığı ve birbirleriyle muhattap oldukları anlarda ben beni yaşayamıyordum..Özgürlüğümü ve benliğimi herkesin sustuğu anlarda yakalıyorum..Bütün içtenlik ve ruhumun iniltileri işte bu anlarda utana sıkıla ortaya çıkar.. Özlemler, kırılganlıklar, tutarsızlıklar, sevinçler kısacası bizi biz yapan bütün değerler..
Bizler gerçekten bu duyguların ötesinde değiliz ..İşte! evet , bu duygularımız yaşantılarımızın birer sonucudur.
Evet, sesizliği iliklerime kadar hissetmek.. Oluşan sessizlikte bedenimi sindirmek..Bedenimin, işittiklerimin, gördüklerimin çok ötesinde birinin yaşadığını biliyorum..İki farklı yüz gibi düşün biri yanı başında tertemiz olduğunu düşündüğün başkasına ait olan ayna . Sana ait olan şey sadece gördüklerinden ibaret.. Diğeri sadece senin farkında olduğun var olmanla sana verilen yıllardır kullanılmadığı için pasaklanan, kirli bir ayna..Hayır eminim artık bu dünya bizi oynatmıyor buna tamamen engel oluyor.Bizler bir hayvan kadar gerçekten doğamızı ya da artık ismi her ne ise yaşayabiliyor muyuz?
Toplumun, inançların, değerlerin , bilimin, yetiştirmediği kavurmadığı dünyadaki herhangi bir varlık nasıl yaşardı acaba? Her şey bizi değiştiriyor doğamızda gerçekten kötü müyüz? Doğası gereği yaşayan diğer varlıklara kötü damgası vurulabilir mi? Köpeğe pis kediye nankör ya da işte diğerleri için de aynı ithamlar doğru mu? Ya biz ? Tekrar düşünüyorum Gerçekten doğamız hislerimiz tek başına neler? Bunları düşünmek bile insanı tuhaf duygulara yöneltiyor…Bilemiyorum.. Belki de bunu konuşmalıyız..
aslında değil.. kişi kendisi olmayı başarabiliyor 🙂 sonra bir uzaylı gibi yadırgansa da çok sevilmenin intikamları az severek ortaya çıkıyor.. garip bir döngü aslında aslı olmayan.. neden mi ..? kendini tamamlarsan kendinde kalabiliyorsun lakin tamamlandıkça herkes eksiliyor sende.. yaşam gerçekten çok güzel.. boş-vermişliklere sığınıp vazgeçmişliklerle yarım kalıyorsun sadece 😉
kişi kendisi olmayı hiçbir zaman başaramıyor bence çünkü ayaklarına beynine kalbine prangaları vuran onlarca olayla kişilerle karşılaşıyoruz ve bu da gerçekten kendi benliğimizi yaşamamıza engel oluyor.. sosyal yaşamanın faydaları diyelim buna :).peki hangisi daha iyi kendini bilip tamamlamak mı yoksa tamamlamayıp başkalarının da eksilmesi mi?
öz-de kalabilmek zor ama kalabilirsen eksilenler umurunda olmuyor bu bir çiçek bir böcek de olabilir :)(! eksilme..) 🙂 kendinden tamamlanıyorken dıştan eksilsen de ayakta ölürsün ,,yeter ki köklerin sağlam olsun.. yine bir boş-vermişlikle uyandım sabaha ,, günaydınnn 🙂
bunu nerden biliyorsun diye sormak istiyorum :)? boşvermişlik bunu çok kullanıyorsun:) günaydın…
🙂
🙂